FluentFiction - Turkish

Unforgettable Memories: Pottery and Friendship in Cappadocia

FluentFiction - Turkish

15m 05sMay 16, 2024

Unforgettable Memories: Pottery and Friendship in Cappadocia

1x
0:000:00
View Mode:
  • Kapadokya’nın güzel sabahında, güneş gökyüzünde parlıyordu.

    On a beautiful morning in Cappadocia, the sun was shining in the sky.

  • Ahmet ve Elif, çömlek atölyesine doğru yürüyordu.

    Ahmet and Elif were walking towards the pottery workshop.

  • Ahmet ve Elif çocukluk arkadaşıydı.

    Ahmet and Elif were childhood friends.

  • Her yaz gelirlerdi.

    They came every summer.

  • Kapadokya’nın taş sokaklarında gezmeyi severlerdi.

    They loved wandering through the stone streets of Cappadocia.

  • Atölyeye vardılar.

    They arrived at the workshop.

  • Kapıda öğretmenleri Hasan Bey onları karşıladı.

    Their teacher, Mr. Hasan, greeted them at the door.

  • “Hoş geldiniz çocuklar,” dedi gülümseyerek.

    "Welcome, children," he said with a smile.

  • “Bugün kendi çömleklerinizi yapacaksınız.

    "Today, you will make your own pottery."

  • ”Ahmet ve Elif çok heyecanlandı.

    Ahmet and Elif were very excited.

  • Sehpalara oturdular.

    They sat at the workbenches.

  • Hasan Bey onlara kil verdi.

    Mr. Hasan gave them clay.

  • “Kil, sabır ister,” dedi.

    "Clay requires patience," he said.

  • “Yavaşça şekil verin.

    "Shape it slowly."

  • ”Ahmet ilk önce zorlandı.

    Ahmet struggled at first.

  • Elleri kilin içinde kayboluyordu.

    His hands were disappearing into the clay.

  • Elif, ona yardım etti.

    Elif helped him.

  • “Sabırlı ol,” dedi.

    "Be patient," she said.

  • “Sakince yap.

    "Do it calmly."

  • ”Çömlekler yavaşça şekil almaya başladı.

    The pottery slowly began to take shape.

  • Ahmet bir vazo yaptı.

    Ahmet made a vase.

  • Elif ise bir tabak yaptı.

    Elif made a plate.

  • İkisi de çok mutluydu.

    Both were very happy.

  • Hasan Bey onlara baktı.

    Mr. Hasan looked at their work.

  • “Güzel işler çıkardınız,” dedi.

    "You did a great job," he said.

  • “Şimdi boyayabilirsiniz.

    "Now you can paint them."

  • ”Boyalar masanın üstünde duruyordu.

    The paints were on the table.

  • Ahmet maviyi seçti.

    Ahmet chose blue.

  • Elif ise kırmızıyı.

    Elif chose red.

  • Boya yaparken çok eğlendiler.

    They had a lot of fun painting.

  • Ahmet, vazonun üstüne küçük çiçekler çizdi.

    Ahmet drew small flowers on his vase.

  • Elif, tabağın kenarlarına desenler yaptı.

    Elif made patterns on the edges of her plate.

  • Gün bitiminde çömlekleri kuruması için bıraktılar.

    At the end of the day, they left the pottery to dry.

  • Hasan Bey “Yarın fırınlayacağız,” dedi.

    Mr. Hasan said, "We will fire them tomorrow.

  • “Gelip alabilirsiniz.

    You can come and get them."

  • ”Ertesi gün sabah erkenden geldiler.

    The next morning, they came early.

  • Çömlekleri fırınlanmıştı.

    The pottery had been fired.

  • Ahmet’in mavili çiçekli vazosu ve Elif’in desenli kırmızı tabağı çok güzel olmuştu.

    Ahmet's blue vase with flowers and Elif's red patterned plate had turned out beautifully.

  • Çömleklerini aldıktan sonra Hasan Bey’e teşekkür ettiler.

    They thanked Mr. Hasan after taking their pottery.

  • Ahmet ve Elif birbirlerine baktı.

    Ahmet and Elif looked at each other.

  • “Bu yaz unutulmaz oldu,” dedi Elif.

    "This summer has been unforgettable," said Elif.

  • Ahmet ise “Evet,” diye ekledi, “Seninle çömlek yapmak harikaydı.

    Ahmet added, "Yes, making pottery with you was wonderful."

  • ”Çömleklerini saklayarak eve döndüler.

    They returned home, carefully preserving their pottery.

  • Her ikisi de büyük bir gurur ve mutluluk hissediyordu.

    They both felt a great sense of pride and happiness.

  • Kapadokya’da bir yaz günü unutulmaz oldu.

    A summer day in Cappadocia became unforgettable.

  • Ahmet ve Elif, her zaman bu güzel anıyı hatırlayacaklardı.

    Ahmet and Elif would always remember this beautiful memory.

  • Ve atölyeden ayrılırken, Kapadokya’nın büyülü manzarasında arkadaşlıklarının ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anladılar.

    And as they left the workshop, they realized once again how valuable their friendship was amidst the magical scenery of Cappadocia.