FluentFiction - Turkish

Emir's Hilarious Bargain at the Istanbul Grand Bazaar

FluentFiction - Turkish

15m 33sJune 15, 2024

Emir's Hilarious Bargain at the Istanbul Grand Bazaar

1x
0:000:00
View Mode:
  • Emir bir sabah erken uyandı.

    Emir woke up early one morning.

  • Gözleri parlıyordu, çünkü bugün Kapalıçarşı'ya gidecekti.

    His eyes were sparkling because today he was going to the Grand Bazaar.

  • Kapalıçarşı, İstanbul'un kalbinde, renkli dükkanları ve canlı atmosferi ile ünlüdür.

    The Grand Bazaar, located in the heart of Istanbul, is famous for its colorful shops and lively atmosphere.

  • Emir'in içi içine sığmıyordu.

    Emir could hardly contain his excitement.

  • Kapalıçarşı'ya ulaştığında, büyük kapıdan içeri girdi.

    When he arrived at the Grand Bazaar, he entered through the large gate.

  • Her yer rengarenkti.

    Everywhere was vibrant.

  • Altın, takı, halı, baharat ve daha birçok şey.

    Gold, jewelry, carpets, spices, and many other things.

  • Emir tüm dükkanları dolaşıyor, her şeye hayranlıkla bakıyordu.

    Emir wandered through all the shops, admiring everything.

  • Birden gözü güzel bir ceket gördü.

    Suddenly, his eyes caught sight of a beautiful jacket.

  • Ceket kırmızıydı ve üstünde altın işlemeler vardı.

    The jacket was red with golden embroidery on it.

  • Ceket bir dükkanda asılıydı ama mağaza sahibini göremedi.

    The jacket was hanging in a shop, but he couldn’t see the shopkeeper.

  • Emir cesaretini topladı ve dükkana yaklaştı.

    Summoning his courage, Emir approached the shop.

  • Kasada duran bir adam olduğunu düşündü.

    He thought he saw a man standing at the counter.

  • “Merhaba! Bu ceketin fiyatı ne kadar?” dedi Emir.

    “Hello! How much is this jacket?” Emir asked.

  • Ancak “adam” hiç cevap vermedi.

    But the “man” didn’t respond at all.

  • Emir biraz şaşırdı, tekrar denedi.

    Emir was a bit surprised and tried again.

  • “Fiyatı nedir? Pazarlık yapabilir miyiz?” diye sordu.

    “What’s the price? Can we negotiate?” he asked.

  • Ancak “adam” yine sessiz kaldı.

    But again, the “man” remained silent.

  • Emir, farkında olmadan, sert bir pazarlıkçının karşısında olduğunu düşündü ve daha güçlü konuştu:

    Emir, without realizing it, thought he was facing a tough bargainer and spoke more strongly:

  • “Tamam, 100 lira veririm. Kabul mü?”

    “Alright, I’ll give you 100 liras. Deal?”

  • O sırada yan dükkandaki gerçek dükkan sahibi, Emir'in durumunu gördü ve gülmeye başladı.

    At that point, the real shopkeeper from the neighboring shop saw Emir’s situation and started laughing.

  • Emir şaşkınlıkla etrafına baktı ve diğer dükkan sahiplerinin de gülmeye başladığını fark etti.

    Emir looked around confused and noticed that the other shopkeepers were also laughing.

  • “Neden gülüyorsunuz?” diye sordu Emir.

    “Why are you laughing?” Emir asked.

  • Sonunda gerçek dükkan sahibi ona yaklaştı ve “Kardeşim, sen bir mankenle pazarlık yapıyorsun!” dedi gülerek.

    Finally, the real shopkeeper approached him and, laughing, said, “Brother, you’re bargaining with a mannequin!”

  • Emir hemen durumu fark etti, yüzü kızardı ama o da güldü.

    Emir immediately realized what was going on, his face turned red, but he laughed too.

  • “Ah, ne kadar aptalca bir hata!” dedi.

    “Ah, what a silly mistake!” he said.

  • Diğer dükkan sahipleri de kahkahalarla “Merak etme, bu herkesin başına gelebilir” dedi.

    The other shopkeepers laughed and said, “Don’t worry; this could happen to anyone.”

  • Emir'in neşesi geri geldi.

    Emir's mood lifted again.

  • Komik bir anı olmuştu bu.

    It had become a funny memory.

  • Gerçek dükkan sahibi ile ceket için gerçekten pazarlık yaptı.

    He then genuinely bargained with the actual shopkeeper for the jacket.

  • Sonunda, kabul edilebilir bir fiyatta anlaştılar.

    In the end, they agreed on a reasonable price.

  • Umarım bu komik anı, Emir'in Kapalıçarşı ziyaretini unutulmaz kılmıştır.

    Hopefully, this funny incident made Emir’s visit to the Grand Bazaar unforgettable.

  • Emir yeni ceketiyle çarşıdan ayrıldı.

    Emir left the bazaar with his new jacket.

  • O gün eve dönerken yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.

    That day, as he headed home, he had a big smile on his face.

  • Hem güzel bir ceket almıştı hem de komik bir anı kazanmıştı.

    He had both gotten a beautiful jacket and gained a funny memory.

  • Kapalıçarşı'nın büyüsü onu etkisi altına almış, unutulmaz bir gün yaşatmıştı.

    The magic of the Grand Bazaar had captivated him, making it an unforgettable day.