Emir's Hilarious Bargain at the Istanbul Grand Bazaar
FluentFiction - Turkish
Emir's Hilarious Bargain at the Istanbul Grand Bazaar
Emir bir sabah erken uyandı.
Emir woke up early one morning.
Gözleri parlıyordu, çünkü bugün Kapalıçarşı'ya gidecekti.
His eyes were sparkling because today he was going to the Grand Bazaar.
Kapalıçarşı, İstanbul'un kalbinde, renkli dükkanları ve canlı atmosferi ile ünlüdür.
The Grand Bazaar, located in the heart of Istanbul, is famous for its colorful shops and lively atmosphere.
Emir'in içi içine sığmıyordu.
Emir could hardly contain his excitement.
Kapalıçarşı'ya ulaştığında, büyük kapıdan içeri girdi.
When he arrived at the Grand Bazaar, he entered through the large gate.
Her yer rengarenkti.
Everywhere was vibrant.
Altın, takı, halı, baharat ve daha birçok şey.
Gold, jewelry, carpets, spices, and many other things.
Emir tüm dükkanları dolaşıyor, her şeye hayranlıkla bakıyordu.
Emir wandered through all the shops, admiring everything.
Birden gözü güzel bir ceket gördü.
Suddenly, his eyes caught sight of a beautiful jacket.
Ceket kırmızıydı ve üstünde altın işlemeler vardı.
The jacket was red with golden embroidery on it.
Ceket bir dükkanda asılıydı ama mağaza sahibini göremedi.
The jacket was hanging in a shop, but he couldn’t see the shopkeeper.
Emir cesaretini topladı ve dükkana yaklaştı.
Summoning his courage, Emir approached the shop.
Kasada duran bir adam olduğunu düşündü.
He thought he saw a man standing at the counter.
“Merhaba! Bu ceketin fiyatı ne kadar?” dedi Emir.
“Hello! How much is this jacket?” Emir asked.
Ancak “adam” hiç cevap vermedi.
But the “man” didn’t respond at all.
Emir biraz şaşırdı, tekrar denedi.
Emir was a bit surprised and tried again.
“Fiyatı nedir? Pazarlık yapabilir miyiz?” diye sordu.
“What’s the price? Can we negotiate?” he asked.
Ancak “adam” yine sessiz kaldı.
But again, the “man” remained silent.
Emir, farkında olmadan, sert bir pazarlıkçının karşısında olduğunu düşündü ve daha güçlü konuştu:
Emir, without realizing it, thought he was facing a tough bargainer and spoke more strongly:
“Tamam, 100 lira veririm. Kabul mü?”
“Alright, I’ll give you 100 liras. Deal?”
O sırada yan dükkandaki gerçek dükkan sahibi, Emir'in durumunu gördü ve gülmeye başladı.
At that point, the real shopkeeper from the neighboring shop saw Emir’s situation and started laughing.
Emir şaşkınlıkla etrafına baktı ve diğer dükkan sahiplerinin de gülmeye başladığını fark etti.
Emir looked around confused and noticed that the other shopkeepers were also laughing.
“Neden gülüyorsunuz?” diye sordu Emir.
“Why are you laughing?” Emir asked.
Sonunda gerçek dükkan sahibi ona yaklaştı ve “Kardeşim, sen bir mankenle pazarlık yapıyorsun!” dedi gülerek.
Finally, the real shopkeeper approached him and, laughing, said, “Brother, you’re bargaining with a mannequin!”
Emir hemen durumu fark etti, yüzü kızardı ama o da güldü.
Emir immediately realized what was going on, his face turned red, but he laughed too.
“Ah, ne kadar aptalca bir hata!” dedi.
“Ah, what a silly mistake!” he said.
Diğer dükkan sahipleri de kahkahalarla “Merak etme, bu herkesin başına gelebilir” dedi.
The other shopkeepers laughed and said, “Don’t worry; this could happen to anyone.”
Emir'in neşesi geri geldi.
Emir's mood lifted again.
Komik bir anı olmuştu bu.
It had become a funny memory.
Gerçek dükkan sahibi ile ceket için gerçekten pazarlık yaptı.
He then genuinely bargained with the actual shopkeeper for the jacket.
Sonunda, kabul edilebilir bir fiyatta anlaştılar.
In the end, they agreed on a reasonable price.
Umarım bu komik anı, Emir'in Kapalıçarşı ziyaretini unutulmaz kılmıştır.
Hopefully, this funny incident made Emir’s visit to the Grand Bazaar unforgettable.
Emir yeni ceketiyle çarşıdan ayrıldı.
Emir left the bazaar with his new jacket.
O gün eve dönerken yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.
That day, as he headed home, he had a big smile on his face.
Hem güzel bir ceket almıştı hem de komik bir anı kazanmıştı.
He had both gotten a beautiful jacket and gained a funny memory.
Kapalıçarşı'nın büyüsü onu etkisi altına almış, unutulmaz bir gün yaşatmıştı.
The magic of the Grand Bazaar had captivated him, making it an unforgettable day.