FluentFiction - Turkish

Surviving the Heat: Istanbul's Grand Bazaar Adventures

FluentFiction - Turkish

14m 40sJune 19, 2024

Surviving the Heat: Istanbul's Grand Bazaar Adventures

1x
0:000:00
View Mode:
  • İstanbul'da güneş parlıyor.

    The sun is shining in Istanbul.

  • Ahmet, Elif ve Mehmet, Kapalıçarşı'ya gidiyorlar.

    Ahmet, Elif, and Mehmet are going to the Grand Bazaar.

  • Kapalıçarşı, çok büyük ve kalabalık.

    The Grand Bazaar is very large and crowded.

  • Her yer renkli.

    Everywhere is colorful.

  • Halılar, kumaşlar ve baharatlar var.

    There are carpets, fabrics, and spices.

  • Ahmet, elinde haritayla önde yürüyor.

    Ahmet is walking in the front with a map in his hand.

  • Elif, vitrinde bir şeylere bakıyor.

    Elif is looking at something in a shop window.

  • Mehmet, birden duruyor.

    Mehmet suddenly stops.

  • Yüzü solmuş.

    His face is pale.

  • Mehmet, "Başım dönüyor," diye mırıldanıyor.

    Mehmet murmurs, "I'm feeling dizzy."

  • Elif ve Ahmet dönüp ona bakıyorlar.

    Elif and Ahmet turn to look at him.

  • Mehmet yere yığılıyor.

    Mehmet collapses to the ground.

  • Ahmet hemen yanına koşuyor.

    Ahmet immediately runs to his side.

  • Elif, çantasından su çıkarıyor.

    Elif takes out a bottle of water from her bag.

  • İnsanlar etrafında toplanıyor.

    People gather around them.

  • Bir adam yardıma geliyor.

    A man comes to help.

  • Bir dükkân sahibi.

    He is a shop owner.

  • Adam, "Hastaneye gitmeli," diyor.

    The man says, "He should go to the hospital."

  • Ahmet, Mehmet'i kucaklıyor.

    Ahmet carries Mehmet in his arms.

  • Elif önde yol açıyor.

    Elif leads the way.

  • Çarşıda koşuyorlar.

    They rush through the bazaar.

  • Hava sıcak, güneş çok parlak.

    The weather is hot, and the sun is very bright.

  • Dışarıda bir taksi buluyorlar.

    They find a taxi outside.

  • Taksiye binip hastaneye gidiyorlar.

    They get in the taxi and go to the hospital.

  • Hastanede doktor, Mehmet'i muayene ediyor.

    At the hospital, the doctor examines Mehmet.

  • "Merak etmeyin," diyor doktor, "Sadece sıcak çarpması.

    "Don't worry," says the doctor, "It's just heatstroke.

  • Su içmeli ve dinlenmeli."

    He needs to drink water and rest."

  • Ahmet ve Elif rahatlıyorlar.

    Ahmet and Elif feel relieved.

  • Mehmet uyanıyor.

    Mehmet wakes up.

  • Yavaşça gülümsüyor.

    He slowly smiles.

  • "İyiyim," diyor Hasan, yavaşça doğrulurken.

    "I'm okay," says Mehmet as he slowly sits up.

  • Hastaneden çıkıyorlar.

    They leave the hospital.

  • Bir kafeye gidip soğuk içecekler alıyorlar.

    They go to a café and get cold drinks.

  • Hep birlikte oturup sohbet ediyorlar.

    They sit together and chat.

  • Mehmet, "Bir daha fazla su içeceğim," diyor.

    Mehmet says, "Next time, I'll drink more water."

  • Ahmet ve Elif gülüyor.

    Ahmet and Elif laugh.

  • İstanbul macerası devam ediyor.

    Their Istanbul adventure continues.

  • Ancak, artık daha dikkatli oluyorlar.

    However, they are more careful now.

  • Herkes bol bol su içiyor, sık sık dinleniyor.

    Everyone drinks plenty of water and takes frequent breaks.

  • Tatil mükemmel geçiyor.

    The vacation is going great.

  • Mehmet tekrar nefes almayı, yavaşlamayı öğreniyor.

    Mehmet learns to breathe and slow down again.

  • Ahmet ve Elif, alışverişe devam ediyor ama Mehmet'in yanından ayrılmıyorlar.

    Ahmet and Elif continue shopping but don't leave Mehmet's side.

  • Ve Kapalıçarşı'nın sıcağını bir daha hiç unutmayacaklar.

    And they will never forget the heat of the Grand Bazaar.

  • Bu deneyim, onları daha da yakınlaştırıyor.

    This experience brings them even closer together.

  • Kardeş gibi, dost gibi.

    Like siblings, like friends.

  • Ve İstanbul, onları her zamankinden daha sıcak karşılıyor.

    And Istanbul welcomes them warmer than ever.