Surviving the Heat: Istanbul's Grand Bazaar Adventures
FluentFiction - Turkish
Surviving the Heat: Istanbul's Grand Bazaar Adventures
İstanbul'da güneş parlıyor.
The sun is shining in Istanbul.
Ahmet, Elif ve Mehmet, Kapalıçarşı'ya gidiyorlar.
Ahmet, Elif, and Mehmet are going to the Grand Bazaar.
Kapalıçarşı, çok büyük ve kalabalık.
The Grand Bazaar is very large and crowded.
Her yer renkli.
Everywhere is colorful.
Halılar, kumaşlar ve baharatlar var.
There are carpets, fabrics, and spices.
Ahmet, elinde haritayla önde yürüyor.
Ahmet is walking in the front with a map in his hand.
Elif, vitrinde bir şeylere bakıyor.
Elif is looking at something in a shop window.
Mehmet, birden duruyor.
Mehmet suddenly stops.
Yüzü solmuş.
His face is pale.
Mehmet, "Başım dönüyor," diye mırıldanıyor.
Mehmet murmurs, "I'm feeling dizzy."
Elif ve Ahmet dönüp ona bakıyorlar.
Elif and Ahmet turn to look at him.
Mehmet yere yığılıyor.
Mehmet collapses to the ground.
Ahmet hemen yanına koşuyor.
Ahmet immediately runs to his side.
Elif, çantasından su çıkarıyor.
Elif takes out a bottle of water from her bag.
İnsanlar etrafında toplanıyor.
People gather around them.
Bir adam yardıma geliyor.
A man comes to help.
Bir dükkân sahibi.
He is a shop owner.
Adam, "Hastaneye gitmeli," diyor.
The man says, "He should go to the hospital."
Ahmet, Mehmet'i kucaklıyor.
Ahmet carries Mehmet in his arms.
Elif önde yol açıyor.
Elif leads the way.
Çarşıda koşuyorlar.
They rush through the bazaar.
Hava sıcak, güneş çok parlak.
The weather is hot, and the sun is very bright.
Dışarıda bir taksi buluyorlar.
They find a taxi outside.
Taksiye binip hastaneye gidiyorlar.
They get in the taxi and go to the hospital.
Hastanede doktor, Mehmet'i muayene ediyor.
At the hospital, the doctor examines Mehmet.
"Merak etmeyin," diyor doktor, "Sadece sıcak çarpması.
"Don't worry," says the doctor, "It's just heatstroke.
Su içmeli ve dinlenmeli."
He needs to drink water and rest."
Ahmet ve Elif rahatlıyorlar.
Ahmet and Elif feel relieved.
Mehmet uyanıyor.
Mehmet wakes up.
Yavaşça gülümsüyor.
He slowly smiles.
"İyiyim," diyor Hasan, yavaşça doğrulurken.
"I'm okay," says Mehmet as he slowly sits up.
Hastaneden çıkıyorlar.
They leave the hospital.
Bir kafeye gidip soğuk içecekler alıyorlar.
They go to a café and get cold drinks.
Hep birlikte oturup sohbet ediyorlar.
They sit together and chat.
Mehmet, "Bir daha fazla su içeceğim," diyor.
Mehmet says, "Next time, I'll drink more water."
Ahmet ve Elif gülüyor.
Ahmet and Elif laugh.
İstanbul macerası devam ediyor.
Their Istanbul adventure continues.
Ancak, artık daha dikkatli oluyorlar.
However, they are more careful now.
Herkes bol bol su içiyor, sık sık dinleniyor.
Everyone drinks plenty of water and takes frequent breaks.
Tatil mükemmel geçiyor.
The vacation is going great.
Mehmet tekrar nefes almayı, yavaşlamayı öğreniyor.
Mehmet learns to breathe and slow down again.
Ahmet ve Elif, alışverişe devam ediyor ama Mehmet'in yanından ayrılmıyorlar.
Ahmet and Elif continue shopping but don't leave Mehmet's side.
Ve Kapalıçarşı'nın sıcağını bir daha hiç unutmayacaklar.
And they will never forget the heat of the Grand Bazaar.
Bu deneyim, onları daha da yakınlaştırıyor.
This experience brings them even closer together.
Kardeş gibi, dost gibi.
Like siblings, like friends.
Ve İstanbul, onları her zamankinden daha sıcak karşılıyor.
And Istanbul welcomes them warmer than ever.