Reconciliation on the Bosphorus: A Sibling's Journey to Peace
FluentFiction - Turkish
Reconciliation on the Bosphorus: A Sibling's Journey to Peace
Bosphorus, yaz akşamı.
Bosphorus, summer evening.
Aylin, İstanbul'a dönmüş.
Aylin has returned to Istanbul.
Kurban Bayramı için.
For the Eid al-Adha.
Ailesiyle.
With her family.
Boğaz’da bir teknede.
On a boat in the strait.
Rüzgar hafifçe esiyor.
The wind is blowing gently.
Dalgalar sakin.
The waves are calm.
Gün batımı renkli.
The sunset is colorful.
Ayasofya ve Kız Kulesi uzakta görünüyor.
Hagia Sophia and the Maiden's Tower are visible in the distance.
Yanında Emre.
Next to her is Emre.
Kardeşi.
Her brother.
Genç, asi, ama üzgün.
Young, rebellious, but sad.
Aylin ablasını özlemiş.
Aylin has missed her older sister.
Aylin teknede duruyor.
Aylin stands on the boat.
Ailesi etrafta.
Her family is around.
Yemek hazırlıyorlar.
Preparing food.
Emre kenarda, denize bakıyor.
Emre is at the edge, looking at the sea.
Sessiz.
Silent.
Küskün.
Sulking.
Aylin yanına yaklaşıyor.
Aylin approaches him.
"Merhaba, Emre," diyor.
"Hello, Emre," she says.
Emre başını çeviriyor.
Emre turns his head.
Kaşları çatık.
His eyebrows furrowed.
"Merhaba," diyor, soğukça.
"Hello," he says coldly.
Sessizlik.
Silence.
Tekne ilerliyor.
The boat moves forward.
Aylin ve Emre konuşmuyor.
Aylin and Emre do not speak.
Aylin derin bir nefes alıyor.
Aylin takes a deep breath.
"Emre, özür dilerim," diyor.
"Emre, I'm sorry," she says.
"Seni bıraktım.
"I left you.
Yalnız kaldın.
You were alone."
" Emre bakmıyor.
Emre doesn’t look at her.
"Neden gittin?
"Why did you go?"
" diye soruyor.
he asks.
Sesi kırık.
His voice broken.
Hüzünlü.
Sad.
"Seni düşündüm.
"I thought about you.
Ama işler vardı.
But there were things.
Okul, iş.
School, work.
Başka bir ülkede.
In another country...
Zordu," diyor Aylin.
It was hard," Aylin says.
Emre'nin gözleri yaşlı.
Emre's eyes are teary.
"Beni hiç aramadın.
"You never called me.
Unuttun bizi," diyor.
You forgot us," he says.
Sesi titriyor.
His voice trembling.
Aylin'in kalbi acıyor.
Aylin's heart aches.
"Hayır, unutmadım," diyor Aylin.
"No, I didn't forget," says Aylin.
"Sadece hata yaptım.
"I just made a mistake."
"Emre derin bir nefes alıyor.
Emre takes a deep breath.
"Biliyor musun, seni çok özledim," diyor.
"You know, I missed you a lot," he says.
Gözlerinden yaşlar akıyor.
Tears stream down his face.
Aylin elini tutuyor.
Aylin takes his hand.
"Beni affedebilir misin?
"Can you forgive me?"
" diye soruyor.
she asks.
Emre biraz duruyor.
Emre pauses a bit.
Sonra başını sallıyor.
Then nods.
"Evet, affederim.
"Yes, I forgive you.
Ama daha çok burada olman lazım," diyor.
But you need to be here more," he says.
Aylin içten gülümsüyor.
Aylin smiles sincerely.
"Her şey değişecek.
"Everything will change.
Sana söz veriyorum," diyor.
I promise you," she says.
Emre sarılıyor.
Emre hugs her.
Aylin de ona.
Aylin hugs him back.
Boğazda teknede, ailelerinin yanında, hüzünleri azalıyor.
On the boat in the Bosphorus, alongside their family, their sadness diminishes.
Barışıyorlar.
They reconcile.
Gece olunca, İstanbul'un ışıkları parlıyor.
As night falls, Istanbul's lights shine bright.
Tekneye huzur geliyor.
Peace comes to the boat.
Geçmişin yaraları iyileşiyor.
The wounds of the past heal.
Aylin ve Emre, yeniden bir aile oluyor.
Aylin and Emre become a family again.
Kardeşler artık birbirine daha yakın.
The siblings are now closer to each other.
Sessiz deniz, onların gizli sırlarına şahit oluyor.
The silent sea witnesses their hidden secrets.
Boğaz’ın dalgaları, sarılan iki kardeşi sarsmıyor.
The waves of the Bosphorus do not shake the embracing siblings.
Başladıkları yeni yol, huzur ve sevgi dolu.
The new path they've started is full of peace and love.
Her şey, ilk defa, doğru ve tamamlanmış hissediliyor.
For the first time, everything feels right and complete.