FluentFiction - Turkish

Sunrise Over Cappadocia: Conquering Fears and Capturing Memories

FluentFiction - Turkish

16m 32sJuly 2, 2024

Sunrise Over Cappadocia: Conquering Fears and Capturing Memories

1x
0:000:00
View Mode:
  • Sabahın erken saatlerinde, Kapadokya’nın büyüleyici manzarası yavaş yavaş aydınlanıyordu.

    In the early hours of the morning, the enchanting landscape of Cappadocia was slowly being illuminated.

  • Peri bacaları, yumuşak bir turuncu ve pembe ışıkla yıkanıyordu.

    The fairy chimneys were bathed in soft orange and pink light.

  • Selin ve Baran, balona binmeye hazırlanıyorlardı.

    Selin and Baran were getting ready to board the balloon.

  • Selin, fotoğraf makinesini sıkıca tutuyordu.

    Selin was gripping her camera tightly.

  • Selin'in yüreği hızla çarpıyordu.

    Selin's heart was pounding rapidly.

  • Yükseklik korkusuna rağmen, bu anı kaçırmak istemiyordu.

    Despite her fear of heights, she didn't want to miss this moment.

  • Ama Baran, Selin'in sürekli terlediğini fark etti.

    But Baran noticed that Selin was constantly sweating.

  • "İyi misin Selin?"

    "Are you okay, Selin?"

  • diye sordu endişeyle.

    he asked worriedly.

  • Selin gülümsemeye çalıştı ama başının döndüğünü hissetti.

    Selin tried to smile but felt dizzy.

  • "Evet, sadece biraz heyecanlıyım," diye cevapladı Selin.

    "Yes, just a bit excited," Selin replied.

  • Ancak balon gökyüzüne yükseldikçe, Selin'in baş dönmesi ve mide bulantısı artıyordu.

    However, as the balloon ascended into the sky, Selin's dizziness and nausea increased.

  • Baran, dikkatle Selin'i izliyordu.

    Baran was watching her attentively.

  • "Selin, seni zorlamak istemiyorum ama bu senin için iyi değil," dedi.

    "Selin, I don't want to push you, but this isn't good for you," he said.

  • Selin, bakışlarını yerden çekip Baran'a baktı.

    Selin tore her gaze from the ground and looked at Baran.

  • "Ama fotoğraf... Güneş doğarken bu fotoğrafı çekmeliyim," dedi kararlı bir şekilde.

    "But the photo...

  • Tam o anda, balon en yüksek noktasına ulaştı.

    I have to take this photo at sunrise," she said determinedly.

  • Güneş, ufukta altın sarısı ışıklarıyla doğuyordu.

    Just then, the balloon reached its highest point.

  • Selin, fotoğraf makinesini kaldırdı ama elleri titremeye başladı ve bir anda dizlerinin bağı çözüldü.

    The sun was rising on the horizon with golden light.

  • Baran, hemen Selin'i tuttu ve balon pilotuna emin bir sesle "Biraz burada kalabilir miyiz?"

    Selin raised her camera, but her hands began to tremble and suddenly her knees buckled.

  • dedi.

    Baran immediately caught her and said to the balloon pilot in a confident voice, "Can we stay here for a while?"

  • Pilot, Baran'a anladı anlamında bir işaret verdi ve balonun yüksekliğini sabit tuttu.

    The pilot signaled understandingly to Baran and kept the balloon at a steady height.

  • Baran, Selin'e çabuk ama sakin bir şekilde müdahale etti.

    Baran attended to Selin quickly but calmly.

  • "Nefes al Selin, sakin ol," diye teskin etti onu.

    "Breathe, Selin, stay calm," he reassured her.

  • Selin, Baran’ın güvende hissettiren sesiyle biraz rahatladı ve gözlerini kapattı.

    Selin felt somewhat reassured by Baran's comforting voice and closed her eyes.

  • Bir süre sonra, Selin kendini biraz daha iyi hissetti.

    After a while, Selin felt a bit better.

  • "Tamam, çekebileceğim," dedi zayıf bir sesle.

    "Okay, I can take it," she said in a weak voice.

  • Baran ona destek oldu ve Selin, hayatının en güzel fotoğraflarını çekti.

    Baran supported her, and Selin took the most beautiful photographs of her life.

  • Güneş tam doğarken, Kapadokya’nın peri bacaları büyüleyici görünüyordu.

    At sunrise, the fairy chimneys of Cappadocia looked enchanting.

  • Balon yavaş yavaş alçalmaya başladığında, Selin derin bir nefes aldı.

    As the balloon slowly descended, Selin took a deep breath.

  • "Teşekkür ederim Baran.

    "Thank you, Baran.

  • Beni zorlamadığın ve bana güvendiğin için," dedi içten bir şekilde.

    For not pushing me and for trusting me," she said sincerely.

  • Baran gülümseyerek, "Her zaman senin yanındayım, Selin.

    Baran smiled and said, "I am always by your side, Selin.

  • Bazen sınırlarını bilip yardım istemek en iyisidir," dedi.

    Sometimes it's best to know your limits and ask for help."

  • Selin, Baran’a minnetle baktı.

    Selin looked at Baran gratefully.

  • Belki de en önemli dersi almıştı: Zayıflıkları kabul etmek ve güvenmeyi öğrenmek.

    Perhaps she had learned the most important lesson: accepting weaknesses and learning to trust.

  • Balon yer yüzüne indiğinde, Selin ve Baran, bu unutulmaz sabahı ve dostluklarını kutladılar.

    When the balloon touched down, Selin and Baran celebrated this unforgettable morning and their friendship.

  • Kapadokya'nın büyüleyici sabahında, bir dostluğun gücü ve cesaretin gerçek anlamı gökyüzünde yansıyordu.

    In the enchanting morning of Cappadocia, the strength of a friendship and the true meaning of courage were reflected in the sky.