FluentFiction - Turkish

Uncovering Ephesus: A Journey of Family and Lost Memories

FluentFiction - Turkish

16m 48sJuly 3, 2024

Uncovering Ephesus: A Journey of Family and Lost Memories

1x
0:000:00
View Mode:
  • Yaz sıcağında Ephesus antik kentinin kalıntıları üzerinde parlayan güneş, yüzyıllardır saklı kalan hikayeleri aydınlatıyordu.

    The sun shining on the ruins of the ancient city of Ephesus during the summer heat illuminated stories hidden for centuries.

  • Deniz ve Esra, büyükannelerinin son dileğini yerine getirmek için buradaydılar.

    Deniz and Esra were there to fulfill their grandmother's last wish.

  • Deniz, titiz bir mühendis, her şeyin planlı olmasını severdi.

    Deniz, a meticulous engineer, liked everything to be planned out.

  • Esra ise maceracı ve özgür ruhlu bir sanatçıydı.

    Esra, on the other hand, was an adventurous and free-spirited artist.

  • İkisi kuzen olsalar da tamamen farklı insanlardı.

    Though they were cousins, they were completely different people.

  • "Buralara kadar geldik," diyerek Deniz iç çekti. "Hızlıca gezip gidelim. İşlere dönmem gerek."

    "We’ve come all this way," Deniz sighed. "Let’s make it quick and leave. I need to get back to work."

  • Esra ise büyülenmiş bir halde etrafına bakıyordu. "Deniz," dedi. "Büyükannemiz burayı çok severdi. Hadi biraz durup her köşesini keşfedelim. Onun hatırası için buradayız."

    Esra, enchanted, looked around. "Deniz," she said. "Our grandmother loved this place. Let’s take some time to explore every corner for her memory."

  • Deniz başını salladı. "Ama işim bekliyor. Yine de senin istediğin gibi yapalım."

    Deniz nodded. "But I have work waiting. Still, let’s do it your way."

  • Böylece iki kuzen, Ephesus’un antik yollarında dolaşmaya başladılar.

    So the two cousins started wandering through the ancient paths of Ephesus.

  • Esra her köşeyi heyecanla inceliyordu.

    Esra eagerly examined every corner.

  • Bir süre sonra, Esra elinde bir mektup tuttu. "Deniz, bunu büyükannemin eski eşyaları arasında buldum. Sana şimdi göstermek istiyorum."

    After a while, Esra held out a letter. "Deniz, I found this among our grandmother’s old belongings. I want to show it to you now."

  • Deniz önce tereddüt etti, sonra mektubu aldı ve okumaya başladı.

    Deniz hesitated at first, then took the letter and began to read.

  • Mektupta, büyükannelerinin Ephesus’ta bir şey sakladığını yazıyordu.

    The letter said that their grandmother hid something in Ephesus.

  • Esra’nın gözleri parladı. "Hadi bulalım," dedi.

    Esra’s eyes lit up. "Let's find it," she said.

  • Deniz önce telaşlandı, ama sonunda Esra’nın peşinden gitmeye karar verdi.

    Deniz panicked initially but eventually decided to follow Esra.

  • Mektupta tarif edilen yere geldiklerinde, eski bir kapıya ulaşmışlardı.

    When they reached the place described in the letter, they came upon an old door.

  • Kapıyı açtıklarında, tozlu bir oda ve eski bir sandık buldular.

    Upon opening it, they found a dusty room and an old chest inside.

  • İçinde büyükannelerinin gençlik yıllarından kalan fotoğraflar, mektuplar ve bir günlük vardı.

    The chest contained photographs, letters, and a journal from their grandmother's youth.

  • Deniz ve Esra dikkatle her şeyi incelediler.

    Deniz and Esra examined everything carefully.

  • Deniz, büyükannelerinin ne kadar farklı bir hayat yaşadığını gördükçe şaşırdı.

    Deniz was surprised to see how different a life their grandmother had lived.

  • "Onu hiç böyle tanımamıştım," dedi.

    "I never knew her like this," she said.

  • Esra ise büyükannenin gençliğindeki özgürlüğünü, heyecanını okudukça kendini bulmuş gibi hissetti.

    Esra felt as if she had found herself, reading about her grandmother’s freedom and excitement during her youth.

  • "Demek ki ailemiz hakkında bilmediğimiz çok şey varmış," dedi Deniz.

    "Apparently, there’s a lot about our family that we don’t know," said Deniz.

  • "Bu deneyimi yaşamak iyi geldi."

    "It was good to have this experience."

  • "Haklısın," dedi Esra. "Geçmişimizi bilmek bizi daha iyi hissettiriyor."

    "You’re right," Esra said. "Knowing our past makes us feel better."

  • İkisi de bu keşfi yapmış olmanın mutluluğu ile Ephesus’tan ayrıldılar.

    Filled with the joy of their discovery, they left Ephesus.

  • Deniz, artık işlerin bekleyebileceğini ve bazen hayatın tadını çıkarmak gerektiğini anladı.

    Deniz realized that work could wait and sometimes it was important to enjoy life.

  • Esra ise büyükannesinin anısını yaşattığı için huzur buldu.

    Esra found peace in honoring their grandmother’s memory.

  • O günden sonra Deniz, ailesinin geçmişine daha fazla ilgi göstermeye başladı.

    From that day on, Deniz began to take more interest in her family’s past.

  • Esra ise, ailesine olan bağlılığıyla daha da güçlendi.

    Esra, in turn, felt even stronger connected to her family.

  • İki kuzen, artık farklılıklarına rağmen birbirlerine daha yakındılar ve büyükannelerinin bıraktığı mirası onurla taşıyorlardı.

    The two cousins, despite their differences, were now closer than ever and carried their grandmother’s legacy with pride.