FluentFiction - Turkish

When Promotions Test Friendship: A Summer in Istanbul

FluentFiction - Turkish

17m 47sJuly 25, 2024

When Promotions Test Friendship: A Summer in Istanbul

1x
0:000:00
View Mode:
  • Mert sabah erkenden ofise geldi.

    Mert arrived at the office early in the morning.

  • Gözleri uykusuzluktan kırmızıydı.

    His eyes were red from lack of sleep.

  • Aylarca çok çalıştı.

    He had worked hard for months.

  • Hep o promosyonu bekledi.

    He was always waiting for that promotion.

  • Yaz sıcağı İstanbul'u kavuruyordu ama ofiste herkes işine dalmıştı.

    The summer heat was scorching Istanbul, but everyone in the office was absorbed in their work.

  • Camdan dışarı bakarak, "Bu yaz başka olacak," dedi kendi kendine.

    Looking out the window, he said to himself, ""This summer will be different."

  • Ayşe sessizce çalışıyordu.

    Ayşe was working quietly.

  • O da çok çalıştı.

    She too had worked hard.

  • Kimseyle konuşmak istemiyordu.

    She didn't want to talk to anyone.

  • Mert çok iyi bir arkadaş.

    Mert was a very good friend.

  • Ama o gün öğrendiği haber her şeyi değiştirdi.

    But the news she learned that day changed everything.

  • Ayşe terfi etmişti.

    Ayşe had been promoted.

  • Mert'in gözdesi olan pozisyon artık Ayşe'nindi.

    The position Mert had his eye on now belonged to Ayşe.

  • Mert bunu duyduğunda şok oldu.

    When Mert heard this, he was in shock.

  • "Nasıl? Bu pozisyon benim olmalıydı," dedi kendi kendine.

    "How? This position should have been mine," he said to himself.

  • Bir süre yerinde kaldı.

    He stood still for a while.

  • Düşündü.

    He thought.

  • Sinirlendi.

    He was angry.

  • Ayşe'nin masasının önüne gelince durdu.

    When he reached Ayşe's desk, he stopped.

  • Tam kapıyı çalacaktı ki durakladı.

    Just as he was about to knock on the door, he hesitated.

  • Siniri geçmemişti ama bir şeyler söylemesi gerekiyordu.

    His anger hadn't subsided, but he needed to say something.

  • Kemal Bey'in camdan odası oradaydı.

    Kemal Bey's office with glass walls was there.

  • Ayşe, Mert’i kapıda görünce afalladı.

    Ayşe was taken aback when she saw Mert at the door.

  • "Merhaba Mert," dedi.

    "Hello Mert," she said.

  • Mert sessizce durdu.

    Mert stood silently.

  • "Tebrikler," dedi zorla gülümseyerek.

    "Congratulations," he said, forcing a smile.

  • İçinden çok farklı şeyler geçiyordu.

    He had very different thoughts inside.

  • Konuşmak istiyordu ama öfkeliydi.

    He wanted to talk but was angry.

  • En sonunda, "Neden sen?" dedi.

    Finally, he said, "Why you?"

  • Ayşe derin bir nefes aldı.

    Ayşe took a deep breath.

  • "Mert, biliyorum.

    "Mert, I know.

  • Bu çok zor.

    This is very hard.

  • Ama ben de çok çalıştım.

    But I worked hard too.

  • Senin haberin yoktu ama ben yıllardır bu anı bekliyordum.

    You didn't know, but I had been waiting for this moment for years.

  • Bunu hak ettiğimi düşünüyorum," dedi.

    I believe I deserve this," she said.

  • Mert şaşırdı.

    Mert was surprised.

  • "Sessizce mi bekledin?" dedi.

    "Did you wait quietly?" he said.

  • Ayşe'nin gözlerine baktı.

    He looked into Ayşe's eyes.

  • Orada samimiyet vardı.

    There was sincerity there.

  • "Evet," dedi Ayşe.

    "Yes," Ayşe said.

  • "Ama bu durumda senin duygularını anlıyorum."

    "But I understand your feelings in this situation."

  • Ofis sessizleşti.

    The office grew quiet.

  • Mert bir şeyi anladı.

    Mert understood something.

  • Bu sadece bir yarış değildi.

    This wasn't just a race.

  • "Özür dilerim Ayşe," dedi.

    "I'm sorry, Ayşe," he said.

  • "Haklısın.

    "You're right.

  • Ama ben de kendimi değersiz hissediyorum.

    But I also feel worthless.

  • Ne yapmalıyım?"

    What should I do?"

  • Ayşe gülümsedi.

    Ayşe smiled.

  • "Sen çok iyi bir çalışansın, Mert.

    "You are a very good employee, Mert.

  • Bunu herkes biliyor.

    Everyone knows that.

  • Bazen fırsatlar geç gelir ama gelir.

    Sometimes opportunities come late but they do come.

  • Her zaman kendine inan."

    Always believe in yourself."

  • Mert düşündü.

    Mert thought.

  • Belki de başka yollarla kendini göstermeli.

    Maybe he should show himself in other ways.

  • Ayşe ile konuşmak onu rahatlattı.

    Talking with Ayşe made him feel better.

  • "Teşekkür ederim Ayşe," dedi.

    "Thank you, Ayşe," he said.

  • O gün ofisten çıkarken, Mert'in aklı daha berraktı.

    As he left the office that day, Mert's mind was clearer.

  • Kariyer ve değer kavramlarını yeniden düşündü.

    He reconsidered the concepts of career and value.

  • Kendini ve yeteneklerini geliştirmeye karar verdi.

    He decided to develop himself and his skills.

  • Belki de başarı sadece bir pozisyonla ölçülmemeliydi.

    Maybe success shouldn't be measured only by a position.

  • Ayşe terfi etti ama dostlukları devam etti.

    Ayşe got promoted but their friendship continued.

  • Ve Mert o gün bir şey öğrendi:

    And that day, Mert learned something:

  • Başarı için bazen beklemek ve doğru anı kollamak gerekiyordu.

    For success, sometimes you need to wait and seize the right moment.

  • Yaz sıcağında ofisten ayrılırken, hayatında yeni bir sayfa açtığını hissediyordu.

    As he left the office in the summer heat, he felt like he was opening a new chapter in his life.