FluentFiction - Turkish

Power Outage and Triumph: A Startup's Unforgettable Pitch

FluentFiction - Turkish

15m 49sAugust 30, 2024

Power Outage and Triumph: A Startup's Unforgettable Pitch

1x
0:000:00
View Mode:
  • Yazın sıcak bir gününde, Üsküdar'da bir teknoloji ofisinde her şey beklenenden daha canlıydı.

    On a hot summer day in Üsküdar, everything was livelier than expected in a tech office.

  • Boğaz'a bakan geniş pencerelerden güneş ışıkları içeri doluyordu.

    Sunlight was pouring in through the large windows overlooking the Bosphorus.

  • Ege, masasında oturmuş son hazırlıklarını tamamlıyordu.

    Ege was sitting at his desk, completing his final preparations.

  • Bugün onun için büyük bir gündü.

    It was a big day for him.

  • Ege, yeni akıllı cihazını bir grup yatırımcıya sunacaktı.

    Ege was going to present his new smart device to a group of investors.

  • Yan masada Leyla, projeye son rötuşları yapıyordu.

    At the adjacent desk, Leyla was putting the final touches on the project.

  • O sakindi, ekiplerini hep doğru yolda tutan bir liderdi.

    She was calm, a leader who always kept the team on the right path.

  • Ege'ye bakıp gülümsedi.

    She looked at Ege and smiled.

  • "Hazır mısın?" diye sordu.

    "Are you ready?" she asked.

  • Ege derin bir nefes aldı ve "Evet," diye yanıtladı.

    Ege took a deep breath and replied, "Yes."

  • İçi içine sığmıyordu; hem heyecanlı hem de biraz gergindi.

    He was bursting with excitement, feeling both thrilled and a bit nervous.

  • Birkaç dakika sonra toplantı odası doldu.

    A few minutes later, the meeting room filled up.

  • Yatırımcılar masanın etrafına yerleşti. Herkes heyecanla bekliyordu.

    The investors settled around the table, all waiting eagerly.

  • Ege derin bir nefes aldı ve sunumuna başladı.

    Ege took a deep breath and started his presentation.

  • Her şey yolunda gidiyordu. Ta ki ışıklar aniden sönene kadar...

    Everything was going smoothly until the lights suddenly went out...

  • Aniden bir karanlık çöktü.

    Suddenly, darkness enveloped the room.

  • Oda sessizliğe büründü.

    Silence took over.

  • Ege ne yapacağını bilemedi.

    Ege didn't know what to do.

  • Panik hissetmeye başladı.

    He began to feel panic.

  • Leyla onun yanına geldi.

    Leyla came over to him.

  • "Sakin ol," dedi.

    "Stay calm," she said.

  • "Yedek sistemimiz var."

    "We have a backup system."

  • Ege bunun üzerine düşündü.

    Ege thought about it.

  • Bekleyebilirler ya da hemen harekete geçebilirlerdi.

    They could wait, or they could take action immediately.

  • İçinden bir ses ona Leyla'ya güvenmesini söyledi.

    An inner voice told him to trust Leyla.

  • Beklemek yerine, Leyla'nın önerisini kabul etti. Yedek sistemi kullanarak cihazı manuel olarak gösterme kararı aldı.

    Instead of waiting, he decided to go with Leyla's suggestion and use the backup system to demonstrate the device manually.

  • O siyahta Ege, cihazın elle nasıl çalıştığını göstermek için çabaladı.

    In the darkness, Ege struggled to show how the device worked by hand.

  • Detaylı bir şekilde her özelliği açıkladı.

    He explained each feature in detail.

  • Leyla, arkadan ona destek veriyor, gerektiğinde açıklamalar yapıyordu.

    Leyla supported him from behind, providing explanations when needed.

  • Sunumun sonuna geldiklerinde, yatırımcılar etkilenmiş görünüyordu.

    By the end of the presentation, the investors seemed impressed.

  • Ege'nin sakinliği ve problemi çözme yeteneği onları etkilemişti.

    They were struck by Ege's composure and problem-solving skills.

  • "Biz bu projeye yatırım yapmak istiyoruz," dediler.

    "We want to invest in this project," they said.

  • Ege ve Leyla, büyük bir rahatlama hissetti.

    Ege and Leyla felt a great sense of relief.

  • Bu olay Ege için bir dönüm noktasıydı.

    This event was a turning point for Ege.

  • Yalnızca kendisine değil, takım arkadaşlarına da güvenmesi gerektiğini öğrendi.

    He learned that he needed to trust not only himself but also his teammates.

  • Artık Üsküdar'ın tarihi sokaklarında daha kendinden emin adımlarla yürüyordu. Beraberinde Leyla ve harika bir takım.

    Now, he walked with more confidence through the historic streets of Üsküdar, accompanied by Leyla and an amazing team.

  • O gün, yalnızca bir iş sunumu değil, aynı zamanda zaferle dolu bir maceraydı.

    That day was not just a business presentation but a victory-filled adventure.

  • Ege, Zafer Bayramı'nın ardından gelen bu günü hiç unutmayacaktı. Çünkü o, kişisel zaferini elde etmişti.

    Ege would never forget this day that came after Victory Day, because he had achieved a personal triumph.