FluentFiction - Turkish

Love in the Eye of the Storm: A Proposal to Remember

FluentFiction - Turkish

14m 11sSeptember 25, 2024

Love in the Eye of the Storm: A Proposal to Remember

1x
0:000:00
View Mode:
  • Bodrum'un deniz kıyısında bir donanma üssü vardı.

    There was a naval base on the coast of Bodrum.

  • Genellikle hareketli olan bu üs, o gün sessiz ve gergindi.

    This usually bustling base was quiet and tense that day.

  • Rüzgar, dalgalarla buluştuğunda sert bir fırtına başlamıştı.

    A fierce storm had started when the wind met the waves.

  • Hava koyu griydi ve deniz köpük köpük olmuştu.

    The sky was dark gray, and the sea was foamy.

  • Üç kişi, Mert, Zeynep ve Emre, bir binada sığınmışlardı.

    Three people, Mert, Zeynep, and Emre, had taken shelter in a building.

  • Mert, üsse ait bir ofiste çalışıyordu.

    Mert worked in an office belonging to the base.

  • Emre, Mert'in en iyi arkadaşıydı ve ona bir konuda yardım ediyordu.

    Emre was Mert’s best friend and was helping him with something.

  • Mert, Zeynep'e evlenme teklif etmeyi planlıyordu.

    Mert was planning to propose to Zeynep.

  • Ama dışarıdaki fırtına planlarını bozuyordu.

    But the storm outside was disrupting his plans.

  • Zeynep, Mert'in ailesini ziyaret etmeyi düşündüğü için endişeliydi.

    Zeynep was anxious since she wanted to visit Mert's family.

  • Fakat fırtına yüzünden bu mümkün değildi.

    However, this wasn't possible due to the storm.

  • Mert, cebinde halkayı hissetti.

    Mert felt the ring in his pocket.

  • Zeynep'e nasıl teklif edeceğini bilmiyordu.

    He didn't know how to propose to Zeynep.

  • Kalbi hızla atıyordu.

    His heart was racing.

  • Emre, "Neden burada, şimdi yapmıyorsun? Bu anı kaçırma!" dedi.

    Emre said, "Why not do it here, now? Don't miss the moment!"

  • Mert başını salladı.

    Mert nodded.

  • İçinden bir ses, "Evet, şimdi!" diyordu.

    A voice inside him said, "Yes, now!"

  • Fırtına daha da şiddetlendiğinde, Mert cesaretini topladı.

    As the storm intensified, Mert gathered his courage.

  • Zeynep, yağmurun sesiyle dışarıya bakarken Mert elini tuttu.

    As Zeynep looked outside at the sound of the rain, Mert took her hand.

  • "Zeynep," dedi, sesi titrek ama kararlıydı.

    "Zeynep," he said, his voice shaky but determined.

  • "Burada, bu an bizim için özel olabilir.

    "Here, this moment can be special for us.

  • Her şey planlandığı gibi gitmedi ama önemli olan sensin.

    Not everything went as planned, but you are what matters.

  • Benimle evlenir misin?"

    Will you marry me?"

  • Zeynep gözyaşlarıyla Mert'e baktı.

    Zeynep looked at Mert with tears in her eyes.

  • Eğer bir şeyden eminse o da Mert'e duyduğu sevgiydi.

    If there was one thing she was sure of, it was her love for Mert.

  • "Evet!" cevabını verirken gülümsedi.

    She smiled as she responded, "Yes!"

  • Emre onlara katıldığında hepsi birlikte yaslandılar, fırtınanın sonunu bekleyerek.

    When Emre joined them, they leaned on each other, waiting for the storm to pass.

  • Rüzgar ve yağmurun arasında kaybolan kelimeler yerine sevgi vardı.

    Instead of words lost to the wind and rain, there was love.

  • Mert ve Zeynep, gelecekte fırtınalar olsa bile her anın değerini bilmeye karar verdiler.

    Mert and Zeynep decided to cherish every moment, even if there were storms in the future.

  • Sonunda, Mert ve Zeynep için fırtına, yalnızca bir başlangıç oldu.

    In the end, the storm was merely a beginning for Mert and Zeynep.

  • Onlar, planların ötesinde, anın güzelliğini bulmuşlardı.

    Beyond the plans, they had found the beauty of the moment.

  • Üsse vurulan dalgalar, uzaklardan hafifçe duyuluyordu.

    The waves crashing against the base were faintly heard from afar.

  • Ama içeride kalplerinin sesi vardı.

    But inside, there was the sound of their hearts.

  • Çevrelerini saran karanlığa rağmen içleri sevgiyle aydınlanmıştı.

    Despite the darkness surrounding them, they were illuminated with love.