Love in the Eye of the Storm: A Proposal to Remember
FluentFiction - Turkish
Love in the Eye of the Storm: A Proposal to Remember
Bodrum'un deniz kıyısında bir donanma üssü vardı.
There was a naval base on the coast of Bodrum.
Genellikle hareketli olan bu üs, o gün sessiz ve gergindi.
This usually bustling base was quiet and tense that day.
Rüzgar, dalgalarla buluştuğunda sert bir fırtına başlamıştı.
A fierce storm had started when the wind met the waves.
Hava koyu griydi ve deniz köpük köpük olmuştu.
The sky was dark gray, and the sea was foamy.
Üç kişi, Mert, Zeynep ve Emre, bir binada sığınmışlardı.
Three people, Mert, Zeynep, and Emre, had taken shelter in a building.
Mert, üsse ait bir ofiste çalışıyordu.
Mert worked in an office belonging to the base.
Emre, Mert'in en iyi arkadaşıydı ve ona bir konuda yardım ediyordu.
Emre was Mert’s best friend and was helping him with something.
Mert, Zeynep'e evlenme teklif etmeyi planlıyordu.
Mert was planning to propose to Zeynep.
Ama dışarıdaki fırtına planlarını bozuyordu.
But the storm outside was disrupting his plans.
Zeynep, Mert'in ailesini ziyaret etmeyi düşündüğü için endişeliydi.
Zeynep was anxious since she wanted to visit Mert's family.
Fakat fırtına yüzünden bu mümkün değildi.
However, this wasn't possible due to the storm.
Mert, cebinde halkayı hissetti.
Mert felt the ring in his pocket.
Zeynep'e nasıl teklif edeceğini bilmiyordu.
He didn't know how to propose to Zeynep.
Kalbi hızla atıyordu.
His heart was racing.
Emre, "Neden burada, şimdi yapmıyorsun? Bu anı kaçırma!" dedi.
Emre said, "Why not do it here, now? Don't miss the moment!"
Mert başını salladı.
Mert nodded.
İçinden bir ses, "Evet, şimdi!" diyordu.
A voice inside him said, "Yes, now!"
Fırtına daha da şiddetlendiğinde, Mert cesaretini topladı.
As the storm intensified, Mert gathered his courage.
Zeynep, yağmurun sesiyle dışarıya bakarken Mert elini tuttu.
As Zeynep looked outside at the sound of the rain, Mert took her hand.
"Zeynep," dedi, sesi titrek ama kararlıydı.
"Zeynep," he said, his voice shaky but determined.
"Burada, bu an bizim için özel olabilir.
"Here, this moment can be special for us.
Her şey planlandığı gibi gitmedi ama önemli olan sensin.
Not everything went as planned, but you are what matters.
Benimle evlenir misin?"
Will you marry me?"
Zeynep gözyaşlarıyla Mert'e baktı.
Zeynep looked at Mert with tears in her eyes.
Eğer bir şeyden eminse o da Mert'e duyduğu sevgiydi.
If there was one thing she was sure of, it was her love for Mert.
"Evet!" cevabını verirken gülümsedi.
She smiled as she responded, "Yes!"
Emre onlara katıldığında hepsi birlikte yaslandılar, fırtınanın sonunu bekleyerek.
When Emre joined them, they leaned on each other, waiting for the storm to pass.
Rüzgar ve yağmurun arasında kaybolan kelimeler yerine sevgi vardı.
Instead of words lost to the wind and rain, there was love.
Mert ve Zeynep, gelecekte fırtınalar olsa bile her anın değerini bilmeye karar verdiler.
Mert and Zeynep decided to cherish every moment, even if there were storms in the future.
Sonunda, Mert ve Zeynep için fırtına, yalnızca bir başlangıç oldu.
In the end, the storm was merely a beginning for Mert and Zeynep.
Onlar, planların ötesinde, anın güzelliğini bulmuşlardı.
Beyond the plans, they had found the beauty of the moment.
Üsse vurulan dalgalar, uzaklardan hafifçe duyuluyordu.
The waves crashing against the base were faintly heard from afar.
Ama içeride kalplerinin sesi vardı.
But inside, there was the sound of their hearts.
Çevrelerini saran karanlığa rağmen içleri sevgiyle aydınlanmıştı.
Despite the darkness surrounding them, they were illuminated with love.