FluentFiction - Turkish

The Night Emre Learned to Laugh at Ghosts

FluentFiction - Turkish

16m 17sOctober 9, 2024

The Night Emre Learned to Laugh at Ghosts

1x
0:000:00
View Mode:
  • Emre, İstanbul'un huzur dolu bir banliyösünde, çitlerle çevrili modern bir sitede yaşıyordu.

    Emre, in a peaceful suburb of İstanbul, lived in a modern, gated community.

  • Sonbahar yaprakları ayaklarının altında çıtırdarken, akşamüzeri güneşinin altında yürümeyi çok severdi.

    He loved walking under the evening sun, as the autumn leaves crunched beneath his feet.

  • Fakat bu akşam işler biraz karışacaktı.

    However, this evening things were about to get a bit complicated.

  • Bir akşam, televizyonu izlerken garip bir ses duydu.

    One evening, while watching TV, he heard a strange noise.

  • Önce rüzgar sandı ama içindeki korku büyüyordu.

    At first, he thought it was the wind, but the fear inside him was growing.

  • Tüylerini diken diken eden sesi takip etti.

    He followed the hair-raising sound.

  • İşte o an, bir anlığına perdenin arkasında beyaz bir şey gördüğünü düşündü.

    It was at that moment that he thought he saw something white behind the curtain for a split second.

  • "Hayalet mi?!" diye panikledi ve hızla kapıya yöneldi.

    "A ghost?!" he panicked and quickly headed for the door.

  • Ne yazık ki, kapıyı biraz sert çarptı ve kendini dışarıda buldu.

    Unfortunately, he slammed the door a bit too hard and found himself outside.

  • "Ah, kapı!" dedi, yüzü kıpkırmızı olmuştu.

    "Oh, the door!" he said, his face turning crimson.

  • Ne yapacağını düşündü ve utanç içinde kapıyı yumrukladı.

    He thought about what to do and pounded on the door in embarrassment.

  • Allahtan komşusu Zeynep içerideydi.

    Thankfully, his neighbor Zeynep was inside.

  • Zeynep kapıyı açtı ve şaşkın bir ifadeyle, "Emre? Gece yarısı burada ne yapıyorsun?" diye sordu.

    Zeynep opened the door and, with a puzzled expression, asked, "Emre? What are you doing out here at midnight?"

  • Emre, elleriyle saçlarını karıştırarak, "Sanırım kendimi kilitledim. Ve belki içeride... İlginç sesler var," diye kekelerken gözlerini kaçırdı.

    Scrambling his hair with his hands, Emre stammered, "I think I locked myself out. And there might be... weird noises inside," he said, averting his eyes.

  • Zeynep hafifçe güldü.

    Zeynep chuckled lightly.

  • "Hayaletlere mi inanıyorsun yoksa? Neyse, belki de içeri girip kontrol etmeliyiz," diyerek planını anlattı.

    "Do you believe in ghosts or something? Anyway, maybe we should go inside and check," she suggested her plan.

  • Onun pratık zekası her zaman hayat kurtarırdı.

    Her quick wit always came in handy.

  • Bu sırada Kaan, site güvenlik görevlisi, onları gizlice izliyordu.

    Meanwhile, Kaan, the site security officer, was secretly watching them.

  • Aslında Emre'nin korktuğu ses, bir Kaan klasiğiydi.

    The noise Emre was scared of was actually a classic Kaan prank.

  • Çatıya koyduğu bir aygıt, rüzgarla hareket ediyordu; bu Emre'yi çok korkuturdu.

    A device he had placed on the roof moved with the wind; this scared Emre a lot.

  • Ancak bu kez oyun biraz ileri gitmişti.

    However, this time the prank had gone a little too far.

  • Zeynep, Emre'yi sakinleştirdi ve birlikte eve geri döndüler.

    Zeynep calmed Emre down, and they went back inside together.

  • Zeynep, güvenlik kamerası görüntülerine baktı.

    Zeynep checked the security camera footage.

  • Orada, Kaan'ın yaptığı numarayı fark etti.

    There, she realized Kaan's trick.

  • Her şey şimdi netti.

    Everything was clear now.

  • Kaan yanlarına geldiğinde gülümseyerek, "Sürpriz!" dedi.

    When Kaan approached them with a smile, he said, "Surprise!"

  • Emre, önce biraz utanmış gibiydi ama sonra herkes gibi o da katıla katıla güldü.

    Emre looked a bit embarrassed at first, but then he too burst into laughter like everyone else.

  • "Beni iyi korkuttunuz ama bu sesi nasıl yaptınız?" diye sordu.

    "You really scared me, but how did you make that noise?" he asked.

  • Kaan kahkahalarla, "Çatıya küçük bir cihaz yerleştirdim," dedi.

    Kaan, laughing, said, "I put a small device on the roof."

  • Zeynep ise hafif bir uyarıda bulundu.

    Zeynep gave a gentle warning.

  • "Ama, biraz fazla ileri gittin sanırım, Kaan."

    "But I think you went a bit too far, Kaan."

  • Emre, bu gece yaşadıklarından ders aldı ve hafifçe Zeynep'e dönerek, "Bir planım var," dedi. "Kaan'a ufak bir şaka yapabiliriz."

    Emre learned a lesson from that night and, turning slightly to Zeynep, said, "I have a plan. We can play a little prank on Kaan."

  • Her üçü, kahkahalar arasında yeni bir oyun planladılar.

    The three of them, amidst laughter, devised a new game plan.

  • Sonbaharın getirdiği serin hava, o geceyi ısıtan dostluk ve mizah oldu.

    The cool air brought by autumn turned into friendship and humor that warmed the night.

  • Emre, hayaletlerden fazla korkulmaması gerektiğini ve hayatı biraz daha mizahi bir pencereden görmeyi öğrendi.

    Emre learned that ghosts weren't to be feared too much and that life should be viewed from a more humorous perspective.

  • Artık her an daha mutlu ve güvende hissediyordu.

    From then on, he felt happier and safer at every moment.