FluentFiction - Turkish

Bridging the Distance: A Sibling's Journey at Mavi Cami

FluentFiction - Turkish

15m 18sOctober 18, 2024

Bridging the Distance: A Sibling's Journey at Mavi Cami

1x
0:000:00
View Mode:
  • Mavi Cami'nin avlusunda hafif bir sonbahar rüzgarı esiyordu.

    A gentle autumn breeze was blowing in the courtyard of the Mavi Cami.

  • Gökyüzü, sarı ve turuncuya boyanmış yapraklarla yarışacakmış gibi parlak bir maviye bürünmüştü.

    The sky had turned a bright blue, as if trying to compete with the yellow and orange-painted leaves.

  • Emir ve Leyla, uzun bir süre sonra ilk kez yan yana yürüyordu.

    Emir and Leyla were walking side by side for the first time after a long while.

  • Her ikisi de sessizdi, aralarındaki mesafe bir zamanlar aralarındaki yakınlıktan daha büyüktü.

    Both were silent, the distance between them greater than the closeness they once shared.

  • Emir, işteki sorumlulukları ve beklentilerle boğuluyordu.

    Emir was overwhelmed with responsibilities and expectations at work.

  • Leyla ise sanata olan sevgisiyle yaşıyordu, ancak kendisini anlamayan bir ailede yalnız hissettiği anlar olmuştu.

    Leyla, on the other hand, lived with her love for art, but there were moments when she felt lonely in a family that didn't understand her.

  • Bu tatil, ikisi için de bir fırsattı.

    This holiday was an opportunity for both of them.

  • Aileleri Cumhuriyet Bayramı için İstanbul'a gelmişti, ama eski yaraları açan bir yüzleşme kaçınılmazdı.

    Their families had come to Istanbul for Republic Day, but a confrontation that re-opened old wounds was inevitable.

  • Mavi Cami'nin yüksek kubbeleri altında durduklarında, Leyla'nın sesi nihayet sessizliği bozdu.

    As they stood under the high domes of the Mavi Cami, Leyla's voice finally broke the silence.

  • "Emir," dedi nazikçe, "neden bu kadar uzaklaştık?

    "Emir," she said gently, "why have we grown so distant?"

  • "Emir iç çekti.

    Emir sighed.

  • "Bilmiyorum, Leyla.

    "I don't know, Leyla.

  • Bazen işin ve tüm bu beklentilerin arasında kayboluyorum.

    Sometimes I get lost in work and all these expectations.

  • Seni gerçekten dinleyemedim, sanırım.

    I guess I haven't really been listening to you."

  • "Leyla, Emir'in gözlerinin içine baktı.

    Leyla looked into Emir's eyes.

  • "Ben de seninle daha fazla vakit geçirmek istiyorum.

    "I want to spend more time with you too.

  • Hayatımdaki sanat, benim için çok şey ifade ediyor.

    The art in my life means a lot to me.

  • Bunu anlayabildiğini bilmek istiyorum.

    I want to know that you can understand that."

  • "Emir, kardeşinin içtenliği karşısında şaşırdı.

    Emir was surprised by his sister's sincerity.

  • "Sanırım seni yeterince tanıma fırsatım olmadı," dedi içtenlikle.

    "I suppose I haven't had the chance to really get to know you," he said genuinely.

  • "Senin hayatına odaklanmaktan çok, kendi başarılarımı düşünüyormuşum gibi hissettim.

    "I feel like I've been more focused on my own achievements than on your life."

  • "Leyla'nın gözleri parladı.

    Leyla's eyes lit up.

  • "Peki şimdi ne yapabiliriz?

    "So what can we do now?"

  • "Emir düşünceli bir nefes aldı.

    Emir took a thoughtful breath.

  • "Belki birlikte daha fazla zaman geçirebiliriz.

    "Maybe we could spend more time together.

  • Seninle sanat sergilerine gidebiliriz.

    We could go to art exhibitions together.

  • Sen de benim işimle ilgili bir şeyler öğrenebilirsin, böylece birbirimizi daha iyi anlarız.

    You could learn something about my work too, so we can understand each other better."

  • "Leyla başını salladı.

    Leyla nodded.

  • "Bu harika olur.

    "That would be wonderful.

  • Artık birbirimizi daha fazla dinleyeceğiz, değil mi?

    We will listen to each other more, right?"

  • "Gözlerindeki umut ışığı, Emir'in yüzünde bir gülümseme oluşturdu.

    The light of hope in her eyes brought a smile to Emir's face.

  • "Evet, Leyla.

    "Yes, Leyla.

  • Burada, bu kutsal yerde, yeni bir başlangıç yapalım.

    Here, in this sacred place, let's make a new beginning."

  • "İkisi de birbirlerine sarıldılar.

    They hugged each other.

  • Mavi Cami'nin avlusunda, huzur ve tarihin tanıklığında, yıllardır kurulan duvarları yıkmışlardı.

    In the courtyard of the Mavi Cami, in the witness of peace and history, they tore down the walls that had been building for years.

  • Onlar için önemli olan şey, gerçek bir bağ kurmaktı.

    What mattered to them was forging a genuine connection.

  • Günün sonunda, hem Emir hem de Leyla birbirlerini nihayet düzgünce gördüler.

    At the end of the day, both Emir and Leyla finally saw each other properly.

  • Aralarındaki mesafe yerini, sıcak bir yakınlığa bıraktı.

    The distance between them gave way to a warm closeness.

  • İlerleyen zamanlarda, köklü ve sağlam bir ilişkiyi beraber inşa edeceklerdi.

    In the times ahead, they would build a deep and solid relationship together.