FluentFiction - Turkish

A Nurse's Journey: Becoming the Voice of the Ward

FluentFiction - Turkish

16m 13sDecember 13, 2024

A Nurse's Journey: Becoming the Voice of the Ward

1x
0:000:00
View Mode:
  • Deniz erkenden uyandı.

    Deniz woke up early.

  • Dışarıda kar yavaş yavaş şehrin üstüne yağıyordu.

    Outside, the snow was slowly falling over the city.

  • Henüz sabahın erken saatleriydi, ama Deniz çoktan iş yerinde olmayı düşünüyordu.

    It was still the early hours of the morning, but Deniz was already thinking about being at work.

  • Psikiyatri koğuşu onun gibileri bekliyordu.

    The psychiatric ward was waiting for people like her.

  • Deniz uzun zamandır burada hemşire olarak çalışıyordu.

    Deniz had been working here as a nurse for a long time.

  • Hastalara yardım etmek onun için bir görev değil, bir yaşam biçimiydi.

    Helping patients wasn't just a duty for her; it was a way of life.

  • Deniz’in bu sabah biraz heyecanı vardı.

    Deniz had a bit of excitement this morning.

  • Bugün yıl sonu değerlendirmesi vardı.

    Today was the year-end evaluation.

  • Müdürü Cem ve iş arkadaşı Leyla ile değerlendirme toplantısına katılacaktı.

    She was going to attend the evaluation meeting with her supervisor Cem and colleague Leyla.

  • Yanında yeşil defterini götürdü.

    She took her green notebook with her.

  • İçinde yıl boyunca yaşadığı olaylar, hastalar ve notlar vardı.

    Inside were events she experienced throughout the year, patients, and notes.

  • Bugüne kadar çok çalışmıştı.

    She had worked hard until now.

  • Tek istediği, bütçeyi iyileştirmek ve ekibine daha iyi kaynaklar sağlayabilmekti.

    All she wanted was to improve the budget and provide better resources for her team.

  • Hastaneye geldiğinde, koğuş hamindi.

    When she arrived at the hospital, the ward was calm.

  • Sessizdi ve hafif bir tıbbi cihaz sesi duyuluyordu.

    It was quiet, and a faint sound from the medical devices could be heard.

  • Deniz ilk başta ilaç dağıtımını kontrol etti, ardından birkaç hasta ile konuşarak durumlarını öğrendi.

    At first, Deniz checked the medication distribution, then talked to a few patients to learn about their conditions.

  • Çalışma arkadaşları, özellikle Leyla, desteğiyle Deniz’i rahatlatmaya çalıştı.

    Her colleagues, especially Leyla, tried to comfort her with their support.

  • Toplantı saatine yaklaştığında Deniz biraz gerildi.

    As the meeting time approached, Deniz felt a bit tense.

  • Cem’in eleştirel biri olduğunu biliyordu.

    She knew that Cem was a critical person.

  • Aklındaki düşünceler, acaba koğuşun sorunlarını mı anlatsa yoksa başarıların mı altını çizse diye dolanıp duruyordu.

    Her thoughts were swirling around, wondering whether to talk about the ward's problems or to highlight the successes.

  • İki seçenek de önemliydi.

    Both options were important.

  • Kafası karışsa da sonunda doğruya karar verdi.

    Even though she was confused, she eventually made the right decision.

  • Odanın kapısını çaldı ve içeri girdi.

    She knocked on the door and entered.

  • Cem ve Leyla onu sıcak bir şekilde karşıladı.

    Cem and Leyla greeted her warmly.

  • Deniz ciddi bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

    Deniz started speaking in a serious tone.

  • "Koğuşun durumunu hepimiz biliyoruz.

    "We all know the situation of the ward.

  • Çok çalışıyoruz ama daha fazla personel ve kaynak gerekiyor.

    We are working hard, but we need more staff and resources.

  • Hastalarımıza en iyi şekilde bakmak önceliğimizdir.

    Taking the best care of our patients is our priority.

  • Bu yüzden daha iyi şartlar talep ediyoruz."

    That's why we are requesting better conditions."

  • Leyla başını sallayarak Deniz’i onayladı.

    Leyla nodded in agreement with Deniz.

  • Cem ise düşündü.

    Cem, on the other hand, thought.

  • Sessizlik uzun sürdü ama Cem’in yüzünde bir gülümseme belirdi.

    The silence lasted long, but a smile appeared on Cem's face.

  • "Dürüstlüğünüz ve cesaretiniz için teşekkür ederim," dedi Cem.

    "Thank you for your honesty and courage," said Cem.

  • "Bu çok önemli, Deniz.

    "This is very important, Deniz.

  • Böyle devam etmeliyiz."

    We must continue like this."

  • Deniz rahatladı.

    Deniz felt relieved.

  • Promosyon konusunda bir garantisi yoktu ama şimdiden bir değişiklik hissetti.

    There was no guarantee of a promotion, but she already felt a change.

  • Kendini daha güçlü ve kararlı hissetti.

    She felt stronger and more determined.

  • Arkadaşlarının ve Cem’in desteği ona yeni bir enerji verdi.

    The support from her friends and Cem gave her a new energy.

  • Hastaları için daha fazla mücadele etmeye karar verdi.

    She decided to fight more for her patients.

  • Artık koğuşun sesi olmuştu.

    She had now become the voice of the ward.

  • Sonraki günlerde Deniz ve ekibi daha sıkı çalıştı.

    In the following days, Deniz and her team worked harder.

  • Küçük değişiklikler bile işler kolaylaştırdı.

    Even small changes made things easier.

  • Deniz, sonunda sorunları doğru şekilde paylaştığı için mutluydu.

    Deniz was happy she finally shared the issues in the right way.

  • O gece eve gittiğinde, kar hala yağıyordu.

    When she went home that night, the snow was still falling.

  • Ama kalbinde umut güneşi doğmuştu.

    But in her heart, the sun of hope had risen.