FluentFiction - Turkish

The Winter Lesson: Embracing Help and Friendship at School

FluentFiction - Turkish

16m 06sJanuary 10, 2025

The Winter Lesson: Embracing Help and Friendship at School

1x
0:000:00
View Mode:
  • Emre, okulun kütüphanesinde çalışıyordu.

    Emre was working in the school's library.

  • Yeni dönemin başlamasına az kalmıştı ve ihtiyaç duyduğu tüm malzemeleri almak istiyordu.

    The new term was about to begin, and he wanted to get all the supplies he needed.

  • Yatılı okulun kitapçısı, Emre için oldukça tanıdıktı ama bu kez başka bir anlam taşıyordu.

    The bookstore of the boarding school was quite familiar to Emre, but this time it held a different meaning.

  • İçeri girdiğinde sıcak hava ve kalemlerin, kitapların kokusu onu karşıladı.

    Upon entering, he was greeted by the warmth and the scent of pencils and books.

  • İçerideki sessizlik çok huzur vericiydi.

    The silence inside was very soothing.

  • Ancak kitapçının rafları arasında kaybolmak kolaydı.

    However, getting lost among the bookstore's shelves was easy.

  • Kışın soğukluğu pencere camlarına yansımıştı.

    The cold of winter was reflected on the window panes.

  • Emre, kırtasiye ve ders kitaplarını almayı planlıyordu.

    Emre planned to buy stationery and textbooks.

  • Bağımsız olmak istiyordu.

    He wanted to be independent.

  • Kendi başına her şeyi başarabileceğini göstermeyi çok önemsiyordu.

    Showing that he could achieve everything on his own was very important to him.

  • Ancak raflara bakarken, fiyatların beklediğinden yüksek olduğunu fark etti.

    But while looking at the shelves, he realized the prices were higher than he expected.

  • Bu, onu endişelendirdi.

    This worried him.

  • Yeterince parası olmadığı düşüncesi canını sıktı.

    The thought of not having enough money bothered him.

  • Üstelik bazı kitapları bulmakta zorlanıyordu.

    Moreover, he was having difficulty finding some of the books.

  • Tam bu sırada, Selin içeri girdi.

    Just then, Selin walked in.

  • Selin daima enerjik ve yardımseverdi.

    Selin was always energetic and helpful.

  • Emre'yi görünce gülümsedi.

    When she saw Emre, she smiled.

  • "Burada bir problem mi var, Emre?"

    "Is there a problem here, Emre?"

  • diye sordu.

    she asked.

  • Emre yardım istemekten çekiniyordu ama Selin'in içtenliği onu rahatlatıyordu.

    Emre hesitated to ask for help, but Selin's sincerity put him at ease.

  • "Sadece ne alacağımı bulmaya çalışıyordum," diye cevapladı Emre, biraz utangaçça.

    "I was just trying to figure out what to buy," Emre replied, a little shyly.

  • Selin, raflar arasına göz gezdirdi, ardından Emre'ye dönerek, "Birlikte bakabiliriz.

    Selin glanced through the shelves, then turned to Emre and said, "We can look together.

  • Belki bazı şeyleri daha uygun fiyatlı buluruz," dedi.

    Maybe we can find some things more affordably."

  • Emre, bir süre düşündü.

    Emre thought for a moment.

  • Yardım istemek, başlangıçta planlarına aykırıydı.

    Asking for help was contrary to his initial plans.

  • Ancak zaman daralıyordu ve yardım almak mantıklı görünüyordu.

    But time was running out, and getting help seemed sensible.

  • Derin bir nefes aldı ve Selin'e minnettar bir bakışla gülümsedi.

    He took a deep breath and smiled at Selin with gratitude.

  • "Peki, birlikte bakalım."

    "Okay, let's look together."

  • İkisi birlikte raflar arasında dolaştı.

    The two wandered through the shelves together.

  • Selin, listede olmayan ama çok gereken bazı eşyaları hatırlattı.

    Selin reminded him of some items that weren't on the list but were much needed.

  • Emre, Selin'in yardımıyla kısa sürede ihtiyacı olan her şeyi buldu ve bütçesini de zorlamadı.

    With Selin's help, Emre quickly found everything he needed without straining his budget.

  • Kasada sıra beklerken Selin, "Bak, bazen yardımla her şey daha kolay olabilir," dedi.

    While waiting in line at the checkout, Selin said, "See, sometimes with help, everything can be easier."

  • Emre, Selin'e teşekkür ederek hak verdi.

    Emre agreed, thanking Selin.

  • Yanında birinin olması, işlerin ne kadar kolaylaşabileceğini ona göstermişti.

    Having someone by his side had shown him how much easier things could be.

  • Yarıyıl için tüm malzemeleri almıştı ve şimdi döneme hazırdı.

    He had obtained all the supplies for the semester and was now ready for the term.

  • Kütüphaneye dönmek için yola çıktıklarında, Emre bir dostun değerini anladı.

    As they set off to return to the library, Emre understood the value of friendship.

  • Yardım almak, onun başarısını azaltmamış, tam tersine onu güçlendirmişti.

    Receiving help hadn't diminished his success; on the contrary, it had strengthened him.

  • Kışın serin havasında kitapları ve defterleri taşırken, Emre'nin içi sıcaktı.

    While carrying books and notebooks in the cool air of winter, Emre felt warm inside.

  • Artık dostlukları da bir kat daha güçlenmişti.

    Their friendship had now become even stronger.

  • Selin'e dönüp, "İyi ki sen varsın," dedi.

    Turning to Selin, he said, "I'm glad you're here."

  • Selin sadece gülümseyerek başını salladı ve böylece Emre, yeni döneme hazır ve mutlu bir şekilde yürümeye devam etti.

    Selin just nodded with a smile, and so Emre continued walking, ready and happy for the new term.