Snowflakes and Proposals: Love in Winter's Embrace
FluentFiction - Turkish
Snowflakes and Proposals: Love in Winter's Embrace
Hagia Sophia'nın önünde, kışın ortasında bir gün... Okan, heyecanla Selin'le buluşmayı bekliyordu.
In front of Hagia Sophia, on a day in the middle of winter... Okan was eagerly waiting to meet Selin.
Kafasında önemli bir plan vardı.
He had an important plan in mind.
Okan, Selin'e evlenme teklif edecekti.
Okan was going to propose to Selin.
Yanında, her şeyin yolunda gitmesini sağlamak için Aylin de vardı.
To make sure everything went smoothly, Aylin was there with him.
Aylin, Okan’ın çocukluk arkadaşıydı ve bu özel anda ona yardım etmeye kararlıydı.
Aylin was Okan's childhood friend and was determined to help him at this special moment.
Okan, gözünü gökyüzüne çevirdi, hava beklenmedik bir şekilde ağırlaşmaya başlamıştı.
Okan turned his eyes to the sky; the weather had unexpectedly started to get heavier.
Birkaç saat önce sakin olan gök, şimdi kar taneleriyle doluydu.
The sky, which was calm a few hours ago, was now filled with snowflakes.
İlk başta, yağan karın romantik olduğunu düşündü.
At first, he thought the falling snow was romantic.
Ancak kar hızını artırdı.
However, the snow began to increase its pace.
Rüzgarla birlikte kar, yerde birikmeye başladı.
Along with the wind, the snow started to accumulate on the ground.
Selin, Habib Neccar Camii'nin büyüleyici güzelliği karşısında büyülenmişti.
Selin was mesmerized by the enchanting beauty of the Habib Neccar Mosque.
Okan'ın planını bilmiyordu.
She didn't know about Okan's plan.
Okan, içeri girmeyi umut ediyordu ama sert hava koşulları yüzünden Hagia Sophia erken kapanmıştı.
Okan was hoping to go inside, but due to the harsh weather conditions, Hagia Sophia had closed early.
Hayal kırıklığına uğradı.
He was disappointed.
Aylin, Okan'ı cesaretlendirdi.
Aylin encouraged Okan.
"Başka bir gün de yapabilirsin," dedi ama Okan'ın yüzünde başka bir kararlılık vardı.
"You can do it another day," she said, but there was a different determination on Okan's face.
Okan, derin bir nefes aldı.
Okan took a deep breath.
Her şey bu ana bağlıydı ve şimdi dışarıda, kar yağışı altında, Selin'in gözlerinin içine baktı.
Everything depended on this moment, and now, outside, amidst the snowfall, he looked into Selin's eyes.
"Selin," dedi, sesi biraz titriyordu ama cesurdu.
"Selin," he said, his voice trembling a bit but he was brave.
"Seni bu kadar sevdiğimi söylemek istiyorum ve bu anı daha fazla ertelemek istemiyorum."
"I want to tell you how much I love you, and I don't want to postpone this moment any longer."
Selin şaşkınlıkla baktı.
Selin looked on with astonishment.
Gözleri Okan'ın avucundaki yüzüğe kaydı.
Her eyes shifted to the ring in Okan's palm.
Etraflarını saran beyaz örtü altında ve karın sessizliği içinde, Okan diz çöktü.
Under the white cover surrounding them and in the silence of the snow, Okan kneeled down.
"Benimle evlenir misin?"
"Will you marry me?"
diye sordu.
he asked.
Selin'in dudaklarından şaşkın ama mutlu bir "Evet" çıktı.
A surprised yet happy "Yes" escaped from Selin's lips.
Gözleri dolmuş, mutluluğu yüzüne yansımıştı.
Her eyes were filled with tears, and her happiness reflected on her face.
Okan ayağa kalktı, Selin'e sarıldı.
Okan stood up and embraced Selin.
Karlar etraflarında dans ediyordu.
The snow was dancing around them.
Her şey planlandığı gibi gitmemişti ama bu an, onlara ait en güzel an olmuştu.
Not everything had gone as planned, but this moment had become the most beautiful one belonging to them.
Okan, spontane anların da özel olabileceğini anlamıştı.
Okan realized that spontaneous moments could also be special.
Planlar bazen değişirdi ama önemli olan aşkın kendisiydi.
Plans might change sometimes, but what mattered was love itself.
Kışın ortasında, Hagia Sophia'nın huzurlu varlığı önünde, aşklarını kutladılar.
In the middle of winter, in front of the peaceful presence of Hagia Sophia, they celebrated their love.
Ve hayatları boyunca hatırlayacakları eşsiz bir anları olmuştu.
And they had a unique moment that they would remember for the rest of their lives.