FluentFiction - Turkish

Love Across Cities: A Necklace to Melt Hearts

FluentFiction - Turkish

15m 44sFebruary 24, 2025
Checking access...

Loading audio...

Love Across Cities: A Necklace to Melt Hearts

1x
0:000:00

Sign in for Premium Access

Sign in to access ad-free premium audio for this episode with a FluentFiction Plus subscription.

View Mode:
  • Bosphorus'un üzerine yavaşça düşen kar taneleri, Sinan'ın penceresinden izlediği kadarıyla eşsiz bir güzellik yaratıyordu.

    The snowflakes slowly falling over the Bosphorus created a unique beauty as seen from Sinan's window.

  • Dışarıdaki soğuk, içerideki sıcak hava ile keskin bir karşıtlık içindeydi.

    The cold outside was in sharp contrast with the warmth inside.

  • Sinan, sıcak çayından bir yudum alırken, aklında Leyla vardı.

    While Sinan took a sip of his hot tea, he was thinking about Leyla.

  • Sevgililer Günü yaklaşıyordu ve Leyla için özel bir hediye bulmaya çalışıyordu.

    Valentine's Day was approaching, and he was trying to find a special gift for Leyla.

  • Sinan, İstanbul'da genç bir profesyoneldi; yoğun bir şehir hayatının tam içinde.

    Sinan was a young professional in Istanbul; right in the middle of a busy city life.

  • Leyla ise başka bir şehirde yaşıyordu.

    Leyla, on the other hand, lived in another city.

  • Her gün telefonla konuşsalar da, fiziksel olarak yan yana olamamaları zordu.

    Even though they talked on the phone every day, it was hard not being able to be physically together.

  • Sinan, söylediklerini ifade etmekte bazen zorlanıyordu ama Leyla'yı çok seviyordu.

    Sinan sometimes found it difficult to express what he wanted to say, but he loved Leyla very much.

  • Teknolojiye meraklı olan Sinan, internet üzerinden hediye aramaya başladı.

    Being interested in technology, Sinan started searching for gifts online.

  • Birçok siteyi gezdi, fakat kararsız kaldı.

    He browsed many sites but remained indecisive.

  • En sonunda, güzel bir kolye buldu.

    Finally, he found a beautiful necklace.

  • Ancak, siparişi vermeye çalışırken, site çöktü ve işlemi tamamlayamadı.

    However, while trying to place the order, the site crashed, and he couldn't complete the transaction.

  • Bunun üzerine tekrar denedi, ama bu kez hava durumu uyarısı aldı.

    He tried again only to receive a weather warning.

  • Yoğun kar yağışı, teslimatları geciktirebilirdi.

    Heavy snowfall could delay deliveries.

  • Sinan, çaresizce bilgisayar ekranına bakarken, aklına bir fikir geldi.

    As Sinan looked at the computer screen helplessly, an idea came to his mind.

  • Yerel bir zanaatkardan yardım alabilirdi.

    He could get help from a local craftsman.

  • Arkadaşı Okan'ın önerisiyle, Beşiktaş'ta el yapımı takılar yapan bir zanaatkarla iletişime geçti.

    Following his friend Okan's suggestion, he got in touch with a craftsman in Beşiktaş who made handmade jewelry.

  • Sinan, Leyla için kişisel bir kolye tasarımını anlattı.

    Sinan described a personal necklace design for Leyla.

  • Leyla'nın adının baş harfi olan ve ona özel bir motifle süslenmiş bir kolye istiyordu.

    He wanted a necklace decorated with the initial of Leyla's name and a motif special to her.

  • Zanaatkar, yoğunluğa rağmen Sinan'ın isteğini kabul etti.

    Despite the busyness, the craftsman agreed to Sinan's request.

  • Sinan sabırsızlıkla beklerken, zanaatkarın arayıp haber vermesini umuyordu.

    While Sinan waited impatiently, he hoped for a call from the craftsman with news.

  • Günler geçti; sonunda telefon çaldı.

    Days passed; finally, the phone rang.

  • Zanaatkar, kolyenin hazır olduğunu ve tam zamanında teslim edileceğini söyledi.

    The craftsman said the necklace was ready and would be delivered on time.

  • Sinan’ın içi rahatladı.

    Sinan felt relieved.

  • Derin bir nefes aldı ve Leyla’nın mutluluğunu düşündü.

    He took a deep breath and thought about Leyla's happiness.

  • Sevgililer Günü geldiğinde, Leyla'dan telefon geldi.

    When Valentine's Day arrived, Leyla called.

  • Sinan biraz endişeliydi ama Leyla'nın sesinde mutluluk vardı.

    Sinan was a bit anxious, but there was happiness in Leyla's voice.

  • Kolyeyi almıştı ve çok beğenmişti.

    She had received the necklace and loved it.

  • Sinan'ın gösterdiği özen ve düşünceli davranış, Leyla'nın kalbini ısıtmıştı.

    Sinan's thoughtfulness and attention had warmed Leyla's heart.

  • O gün, Sinan duygularını daha açıkça ifade etmeyi öğrendi.

    That day, Sinan learned to express his feelings more openly.

  • Sinan, kafedeki kahvesine gülümsedi.

    Sinan smiled at his coffee in the café.

  • Bosphorus'un manzarası daha da anlamlı hale gelmişti.

    The view of the Bosphorus had become even more meaningful.

  • Leyla ona teşekkür ederken, Sinan, kişisel jestlerin her zaman en değerli olduğunu anladı.

    As Leyla thanked him, Sinan understood that personal gestures are always the most valuable.

  • Artık, iletişimde daha açık olmanın ve basit ama anlamlı hareketlerin daha çok şey ifade ettiğini biliyordu.

    Now, he knew that being more open in communication and simple yet meaningful actions speak volumes.

  • İlişkilerindeki bağ, soğuk kış gününün aksine sıcak ve güçlüydü.

    The bond in their relationship was warm and strong, in contrast to the cold winter day.